Hani ufak bir çocuk bir şarkı söyler ya göl kenarında
Sonra göller kaybolur çocuklar da
Dünyanın göllerini, annelerin çocuklarını bulması gibi bulmuştum seni
Şimdi kimliksizleştiğimi hissediyorum
CD'ler artık yok ve benim içime ümit doğmuyor
Zor zamanımda yakalamandan zor zamana sokman arasında annemin kavanozları var
Çekmecede bir çikolata,
Aklımda portakallar var
Çift kişiliksiniz artık ve bu hangi oyuncağa işaret ediyordur bilmem
O sokaklar yok artık
Her şeyine onun kokusu sinmiş ve yangını son kez görmüş olsan gerek
Şarkıyı son kez sen dinlemiş
Kimsiniz diye soramıyorum
Devlet kimlik sormamı yasakladı
Uzaklarda bir silah kokusu artık
İnsan kendi uzağından düşünce bir daha ümit edemiyor
Ceylanlar su içer ve sen düşünürsün
Senin nasıl yaşadığını ve kendi mezarımı ben pek bir merak ederim
Onun elinde bir ölü, benim ağzımda taze bir hıçkırık
Artık kimse bu savaşta değil
Kalbinin ağırlığını hissediyorum fakat benimki sana nasıl değmiyor
Uzatılan bir peçetenin ardındakini ve sırrını unuttum
Uyurken hep ellerimi korumak ve kollamak isterim
Çünkü tüm yalnızlıklarıma şahit anlar yazılacaklardır
Ben kimim, sormak isterim
O dağın ardından su içmek
Ve hiç kımıldamamak aşağıya doğru
Ben kaç parçayım duymak isterim
Oluş sancımın ilk kırıltısında bir kopuş yaşadığımı öğrendim
Benim ikinci kopuşum,
Benim üçüncü kopuşum,
Benim, bininci kopuşum;
Bir çatlağın içinden sığdırmaya çalışmaktı kendimi
Son yürüyüşümü hatırlamama çok az kaldı
Şimdi ayağım aşağıya kayık,
Ben tepetaklak
Duruyorum öyle
Benim bin birinci kopuşum,
Benim aynı ızdıraplı oyuncağım,
Bir benzer kuyuya düşünce başladı