Vur dedi bu kanlı bahtım bir çocuk inlesin,
Hiç beklemediğim şeyler oldu.
Beklediğim şeylerin yerlerine gökdelenler dikti müteahhitler
Ben de bir kafi hausa oturup kahve söyledim
Sonuçta sahlebin artık adı sanı kalmadı
Vur dedi kanlı bahtım bir çocuk elinde inlesin
Ve sözcüklerde değişti dostluk tanımı, o vurunca
Bunca harabiyete ne gerek vardı?
Sen vur dediğinde beni seçtiğini kim bilebilirdi?
Ben, ben bilmeliydim işte.
Vur dedin ve kalmadı kalbimde mavi kapaklı bir defter
Hayatı da sırasıyla götürüyordum ama sen sırasız ölüm verdin kalbime
Sen vur dedin ve bu savaşta düşman benmişim meğer, gördüm
Ey dost, sana seslenecek sesimi de vurdun sen benim
Susuz ve kurak kalmıştım,
Sen içtin önümdeki tüm suları benim
Çocuk büyüdü, kocaman oldu,
Bir şekerin arkasında ağlayan bir gözyaşı kaldı
Çay içecektik daha ve derken önüme kanlı bir mendil düştü
Önüme yazılmamış öyküler, sırasız palavralar, kırmızı panayırlar düştü
Sonra ben düştüm bir asansör boşluğuna
Aslında kurtarılabilirim fakat gözüm antidepresanlar görüyor
Vur dedin kanlı silahınla ve kulağımda her gün çınlayan bir silah sesi.
Vur dedin kanlı silahınla ve kendi içime çekildim
O kadar usta değilim bakma,
Bir çift gönül arıyor yalnızca yüreğim
Şimdi kim gerçek, kim değil,
Bana yalnızca sorular kaldı
Bir fil hortumunda ağlayan çocukları
Belediye alır götürürmüş
Benim götürülecek yerim kalmadı